ATİNA-
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Gerapetritis yarın (05/09) Ankara’ya gelmeye hazırlanıyor.
Yunanistan’ın yeni Dışişleri Bakanı Gerapetritis ile Türkiye’nin yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında yapılacak görüşmede, her iki ülkede de yakın zamanlarda yapılan seçimleri kazanarak iktidarlarını koruyan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis arasında yapılacağı açıklanan zirve görüşmeleri için gerekli zemini hazırlayacakları açıklandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunan Başbakan Miçotakis’in 19-23 Eylül arasında New York’ta yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde görüşmesi söz konusu. İki liderin daha sonra–her şey yolunda giderse- Ekim sonu ya da Kasım ayında uzun bir aradan sonra ilk defa ve bu kez Selanik’te toplanacak Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nde bir araya gelmesi bekleniyor.
“Yeter ki bir provokasyon olmasın…” kaygısı
Yunan basını Dışişleri Bakanları Fidan-Gerapetritis görüşmesine büyük önem veriyor.
İki ülke arasındaki en önemli anlaşmazlıklardan birini oluşturan her iki ülkenin kıta sahanlıklarının; dolayısıyla münhasır ekonomik bölgelerinin belirlenmesini öngören görüşmelerin de yeniden başlatılması gerektiğine dikkati çeken Yunan yorumcular, aynı Yunan Başbakanı Miçotakis’in dile getirdiği gibi “kıta sahanlıklarının belirlenmesi için yapılacak görüşmelerden sonuç alınamazsa bu konunun uluslararası adalet divanına götürülmesi gerektiğine” dikkati çekiyorlar.
Haberlerin ilk ya da ikinci gündem maddesini oluşturan Fidan- Gerapetritis görüşmesine değin haber ve yorumlarda “Atina’nın süregelen olumlu havanın devam ettirilmesinde kararlı olduğuna” ancak “..bu olumlu havanın bir provokasyona kurban edilmesi ” kaygısına da yer veriliyor.
Bu çerçevede “100 yıl önce yaşanan olayları canlı tutmaya çalışan üsluplar; Kıbrıs’ta Pile köyündeki yol krizi çekişmeleri, Atina’nın Türkiye’nin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayan NATO mesajını anlamsızca protesto etmesi; Türkiyeli bir kişinin Kıbrıs’ta bir Rum din adamını taciz etmesi” gibi her an krize yol açabilecek ilişkilerin ne denli hassas olduğunu gösteriyor.